Öyle kalp kırıklarım var ki kimseye anlatamadığım
En içimde gizli saklı, sakin sessiz
Geri gelmeyenlere, gidip dönemeyenlere beslediğim
Tüm iyi geceler diyemediklerime
Omzuna başını koyup ağlayamadıklarıma
Uzaktan uzağa tüm özlediklerime
Demek isterdim ki görün beni
En derinliklerimi görün
Karanlığın içinde çok kaybolmuşluk var
Yalnızlıkla doldurulmuş boş odalarda
Çok sesslik var
Those were my words for you, from the deepest of my heart. My thoughts with the limited ability of my tongue were trying to slip from my lips to produce words. I was forcing them to make sense in you, to make them meaningful for you. My heart and brain coordination were lost. The connection was slipping and I was losing. I was losing you. I was losing this game before even starting, before even making my first move. I was desperate, choking in my own maneuver...
For the first time in many years and after many incidents and contradictions, I was feeling the same again. I was hoping to breakout and run away, hide and bury myself under soil. Yet, the impulse and passionate instinct towards the mere view of you was holding me there.
I remember the first times, the beginning of all this fuss and mess. It was so classic and ordinary, we were accidentally happened to drink in the same pub with a group of drunkard as like a normal night that happens to cover all the coincidences like this. A formal greeting, having drinks and small talks. But I knew from the very beginning. I have to admit, I never put an eye on you. You were off limit, off my league. As a person who is always master of controlling herself, of course, I was so controlled over all your tempting looks and smiles. Your smile! Oh God. it is so perfect and sincere. You can push my buttons and change my mood in seconds with just one smile. Your pale face, greenish hazel eyes and auburn hair in addition to your tall and well-shaped body. Like a Greek god posing in front of me.
I have never told you these things and you will probably never read these lines. Still, it's an open ending letter. This encounter didn't give me pain for the first time. you grabbed my hand and pulled me up many times while all of the others pushed me down. You. You are the only one taking me up. Putting me up in the clouds.
This story just started, cheers to many more to come.
For the first time in many years and after many incidents and contradictions, I was feeling the same again. I was hoping to breakout and run away, hide and bury myself under soil. Yet, the impulse and passionate instinct towards the mere view of you was holding me there.
I remember the first times, the beginning of all this fuss and mess. It was so classic and ordinary, we were accidentally happened to drink in the same pub with a group of drunkard as like a normal night that happens to cover all the coincidences like this. A formal greeting, having drinks and small talks. But I knew from the very beginning. I have to admit, I never put an eye on you. You were off limit, off my league. As a person who is always master of controlling herself, of course, I was so controlled over all your tempting looks and smiles. Your smile! Oh God. it is so perfect and sincere. You can push my buttons and change my mood in seconds with just one smile. Your pale face, greenish hazel eyes and auburn hair in addition to your tall and well-shaped body. Like a Greek god posing in front of me.
I have never told you these things and you will probably never read these lines. Still, it's an open ending letter. This encounter didn't give me pain for the first time. you grabbed my hand and pulled me up many times while all of the others pushed me down. You. You are the only one taking me up. Putting me up in the clouds.
This story just started, cheers to many more to come.
Pişmanlıklarından Kurtul
Tanrı dedi ki:
Pişmanlığın ıstırabını çektiğin zaman, endişe duymak yerine yapman gereken şey bütün bunları artık geçmişte bırakmak ve bu durumun tekrarlanmamasını sağlamaktır. Belki karşındakininki kadar senin de kalbini inciten bir yalan söyledin. Belki üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bu durum seni hala rahatsız ediyor. Bu pişmanlık bir kıymığa benzer ve her seferinde canını yakar. Her kıymıkta olduğu gibi de, yerinden sökülmelidir.
Belki zamanında ödleğin tekiydin. Fakat şimdi cesur ol. Cesaretin bir kısmı önceden yapmış olduğun hatalarını ait olduğu yerlerde bırakabilmektir. Geçmişte. Aksi halde sen sürekli kendini incitmeye devam edersin.
Eğer yaptığın geri dönülemez bir hata ise -ki böyle olmalı yoksa neden bu kadar zaman tekrar tekrar uğrunda üzülesin- ve eğer incittiğin kişiden özür dilemek için ona ulaşma şansın yoksa, o zaman kendi kendine yaptığın şeyin seni üzdüğünü söyle ve böyle birşeyi tekrar asla yapmayacağına dair kendine söz ver. Artık yaptığın yanlışı kafandan çıkarma ve geriye dönüp bakmama zamanı gelmiştir. İncinmeler sürekli kuruntu edilecek şeyler değildir. Onları tekrar tekrar yaşayıp acı çekmenin de hiç erdemli bir yanı yoktur.
İncinmeleri geçmişte bırakabilmek bir meziyettir. Fiziksel bir yaralanmadan kalan bir izi sürekli deşmemen gerektiği konusunda şüphen yok. Ancak başkalarına davranışların sonucu kendinde veya başkalarında yarattığın duygusal izleri her nedense sürekli kurcalıyorsun. Bir hata uğruna elinde bir bıçakla sürekli yaranı deşiyorsun ve kendini küçültüyorsun.
Sana artık geçmişin yüzünden pişmanlık duymaktan vazgeçmeni tembih ediyorum. Kendine başka bir uğraş bul. Yüreğindeki bu hissin hiçbir değeri veya işe yarar yanı yok. Kendini tekrar tekrar suçlamaktan daha iyi yapacak şeylerin olduğuna eminim. Eğer bağışlanmak ihtiyacındaysan bil ki ortada bağışlanacak birşey yok. Ortada artık terk etmen gereken birşey var ve eğer bunun yolu senin için bağışlanmaktan geçiyorsa o zaman sen kendini affet ve kurtul. Adını ister affetmek koy veya koyma, artık bu zehirli düşünceleri kafandan at. Nasıl başkalarının yüzülerine birşey vurma diyorsam, aynı şekilde sana da kendi yüzüne vurma diyorum. Geçmişte yaptıkların yüzünden sürekli kendine dadanan bir hayalet olma.
Geçmişte yaptığın her ne ise, onu yaparken de daha iyi düşünebiliyor olmana rağmen yine de yaptın. Belki çoğunluğa uymak adına yaptın. Belki anlık bir kazanç uğruna yaptın, ama şimdi ise kendini sonsuza dek cezalandırıyorsun. Artık buna bir son vermen için sana yakarıyorum.
Sen yaptığın şeyin istenmeyen sonuçlarını ve ne kadar tamir edilemez bir hasar yarattığını sürekli düşünerek kendini cezalandırıyor musun? Kendine karşı işlemiş olsan bile tamir edilemeyecek bir hasar yoktur ve ileride kendine tekrar hasar vermemek için şimdiden başlayarak kendini tamir edebilirsin. Kim bilir, belki de sen kendini yaptığın hatadan dolayı affettiğinde, hatayı yaptığın kişi de artık üzerinde durmayacak. İnan eğer o kişi bu hatanın ne olduğunu hatırlamasa bile, yine de kendini daha iyi hissedecektir.
Kuşkusuz, bu durum sana daha dikkatli ve şefkatli olmayı zaten öğretmiştir. Zamanında, doğru olmadığını bildiğin halde, yaptığın şeyin üzerine fazla kafa yormamayı seçmiş olabilirsin. Kullandığın kelimeleri ve gösterdiğin davranışları da incelememiş olabilirsin. O zamanlar daha bir ‘çocuktun’. Bir çocuğu ne kadar zaman affetmeyebilirsin? Hatırla ki sen de benim ‘çocuğumsun’ ve sen kendine de diğer insanlara davrandığın gibi davranmalısın.
Bugün kendine karşı şefkatli olacak mısın? Bu sefer aynada kendine bakıp “Yapmış olduğum şey için çok üzgünüm. Ancak ne kadar daha fazla üzülürsem, o kadar daha fazla suçluluk duygusundan kurtulmak için uğraşmam gerekecek” diyebilecek misin?
Yaptığın yanlışı alıp bir çukura gömecek misin? Ve bu yanlışın intikamını kendinden almaktan vazgeçmen gerektiğini anlayarak, ihanet ettiğin kişinin karşındaki kadar kendin de olduğunun bilincinde, hem onun hem kendin için şükredebilecek misin?
İntikam tatlı değildir. İntikam acıdır. Ben ise senin tüm ‘çocuklarıma’ karşı tatlı ve nazik olmanı istiyorum. Kendine karşı da. İstisna kabul etmiyorum.
Bunu şimdi benim için yap.
(kaynak: heavenletters.org)
Alıntıdır. Kaynak: https://dergi.kuraldisi.com/pismanliklarindan-kurtul/
Hayatimdakilere soyleyemediklerim 5
Çarşamba, Mayıs 17, 2017
* nasil yaptin? Neden yaptin? Ama iyi ki yaptin! Kendini bitirdin.
* sanirim senden baska bir sey yok, daha dogrusu bir gercek yok. Gercek yok, hic yok.
* baba. Sen hala yoksun. Cok ozledim. Cok uzuldum. Cok kahroldum ve kahroluyorum. Sensiz cok zulum dolu bu dunya. Sen ol, herseyimi gor cok istedim. Herkes var bir sen yoksun. En istemediklerim yanimda ama sen en istedigim yoksun. Hic yoksun.
* iyi geceler diyemediklerim, rahat uyuyun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)