organ ve sessizlik

Cumartesi, Aralık 24, 2011

hep olur ya akşam olur, bütün özlemler geri gelir. yine akşam oldu ve yine özlemleri yaşıyorum. vücudumdaki en gereksiz organın eseri bu. biliyorum. lanet olsun ki engel de olamıyorum. gereksiz. ne gerek var durup durup özlemeye. ama işte lanet olsun ki elde değil. üstüne üstlük Gotye - Somebody That I Used to Know ve Adele - Someone Like You dinlemeye de hiç gerek yok. ama ikisini artarda bir insan bünyesi kaç kere kaldırırı deniyorum bu gece. ne gerek vardı sorularıyla dolu beynim. nefret, sevgi ve özlem bir arada. evet çok gereksiz. fazlasıyla gereksiz. ama elde değil. itiraf ediyorum. deli gibi özlüyorum. hattta ve hatta rüyalarımda görüyorum. gecelerim kabus. bunu bana yapan ise gereksiz başka bir organım. evet vücudumdaki bu iki organdan nefret ediyorum. çünkü istemim dışı çalışıyorlar. isteğim dışı olan şeyleri sevmem. şu an da engel olamamak zaten beni sinirlendiriyor. ne gerek var yani neden? hoş bu soruları hiç cevaplayamadım. seneler boyu. sessiz kalmak. ama hep "silence is not the way" mottosunu savunurken kendimi şu an sessizliğin en koyusunda bulmak beni delirten. deliriyorum galiba. al işte yaz dedin yazdım ne oldu yani? ne değişti? yine sessizlik, yine yeniden sessizlik, sağır eden sessizlik... senden nefret ediyorum.

Yazmak

Pazartesi, Aralık 19, 2011

Hani yaz dedin ya bana, hani iyi gelir dedin ya. Yazıyorum işte. En azından yazmaya başlıyorum. Yapmak isteyip ertelediğim şeylerden sadece bir tanesi aslında yazmak. Fena yer edindi bende erteleme huyu. Nedendir bilmem dersem yalan söylerim. Yani "bile bile lades" benim durumum. Yaşadıklarıma bakıyorum. Günlerime bakıyorum. Bile bile geçiriyorum zamanı boşa. Bile bile yaşıyorum hayatımın doğrularını ve yanlışlarını. Bile bile...