Kâbus

Cumartesi, Mart 31, 2012

Hayatımın kâbusu olan insanlar oluyor zaman zaman etrafımda. Ses çıkarmıyorum, bağırıp çağırmıyorum. Sessizce çekip gidiyorum hayatlarından. Hayat temizliği yapiyorum kendime. Kafamdan da çıkarıyorum. Ama sessizce yapiyorum bunu. Açıklamalarda iyi olmamamdan dolayı.

Konuşmak, konuşabilmek dünyanın en güzel şeyi olmasina rağmen kelimeler hep çok yormuştur beni heralde doğru zamanda doğru şeyleri söylemeyi becerememin de etkisi vardır bunda. Ancak yazarken bayılıyorum kelimelere. Hiç konuşmadan milyonlarca kelime yazabilirim kelimelerimle kirletmeye açık bulduğum her yere. Yazarak kendi bilincimden merdiven basamakları döşüyorum tek tek içime doğru tıpkı bir zamanlar oynamaya bayıldığım küçük Lemmings'ler gibi. Küçük mavi bir yaratik gibi sirtimda taşıyorum kazmamı küreğimi merdivenimi. Hazırlamaya çalışıyorum kemdimi hayatta karşıma çıkabilecek herşeye karşı.


Nerden başladım nereye geldim! Şaşıyorum bu bilinçsiz bağdaştırmalarıma!

Kanıyorum

Perşembe, Mart 29, 2012

Ne kadar da çabuk kanıyorum insanlara, iki iyi söze hemen inanıveriyorum. Ne saflık, ne aptallık. Açıklarımı belli ediyorum avcılara, peşime düşüyorlar. Bir geyikmişim gibi beni avlıyorlar, parçalıyorlar ve yok ediyorlar.

Güne dair

Hiç aklımda yoktu aslında günün anlam ve önemine dair bir yazı yazmak. Hatta ona dair bir yazı yazmak da yoktu aklımda. Yine de tüm gün boyunca aklimdaydi, evet bu bir gerçek. Ama hep düşünmemeye çalıştım, tüm günümu evde (çünkü karşılaşma ihtimalini göze alamadim) geçirdim, saçma sapan şeylerle uğraştım. Şu ana kadar da gayet iyi idare ettim. Çok iyiydim. Alışmıştım bazı fikirlere ve bazı görüntülere ta ki Sezen Aksu'dan Tükeneceğiz'i dinleyene kadar. Söyledi şarkıyı Sezen "Bir an gelip de küllenince
Yüreklerimiz dinlenince
Başka sevgilerde tesselli bulunca
İşte biz o gün düşüneceğiz
Etrafımızı sarıverecek bir boşluk ki asla bitmeyecek
Herşey bir anda anlamsız gelecek işte biz o gun tükeneceğiz" ve beni bitirdi.


Başladi bitti biri hep daha çok sevdi, yaşandı, belki de masaldı. Bitti. Yine biten ben oldum, yine bitenlerde takilip kalan ben oldum. Ben, hep ben.

Bana yaptığını yapmadim ona ve sakin kalabilmeme de şaşıyorum aslinda. Aynı adiliği yapmadim ona. Yapamam da zaten. İnsanim ben vicdanim var, vicdanı taşlaşıp da insanlığından çıkan ise o. Hoş gereksiz artik bunlar. Söylenecek söylendi, yaşananlar ve hatalarla hatıralar kaldı. Zaman geçti. Kişilikler değişti. O da bitti.

Tıpkı

Salı, Mart 20, 2012

Bu ağrılar, sancılar geçmez mi hiç? Pek bu bunalım hiç bitmez mi? Hiç bitmeyecek gibi hep benimleler tıpkı hiç çekip gitmeyeceğini düşündüğüm insanlar gibi.

Biz üç kişiydik o ise bir

Pazartesi, Mart 19, 2012

Biz üç kişiydik, o ise bir. Üçe bir oynadık oyunu dört duvar içinde. Birer duvar seçtik ve dört duvar biz olduk. Kapıları camları tuttuk. Kolları uzattık, kaçış alanı bırakmadık. Oyun başladı, dört perdeydi. Her birimiz kendi perdemizi duvar üstünde oynadık. Yazdık, çizdik, yaktık, boyadık ama anlattık derdimizi ya da öyle sandık. Yabancılaşmıştık galiba ama bilinmezlikti aslında ve yaşanan ise bilinmeyenin korkusuydu. Uzak durmak en iyisi deyip duvarlarımıza döndük, üçer duvar daha örüp dört tane dünya olduk. Duvarlar ayırdı bizi. Yıllar geçti, mevsimler döndü, duvarlar eskidi ama yıkılmadı, yıkılamadı, hep ayrıydık, hep ayrıldık, hep ayrı.

Yanıyorum

Pazar, Mart 18, 2012

Bazı şeyler var insanların çok kolay elde edip çok kolay kaybettiği, mal de para de ne dersen de. Benim için de hayallarim öyle. Çok kolay üretiyorum onları ve çok kolay kanıyorum onlara. İnanıyorum tutunuyorum onlara ama dedim ya diğer insanlar gibi ben de hayallerimi çok kolay tüketiyorum. Çünkü hiç bir zaman gerçekleşmeyecek olduklarının farkına çok çabuk varıyorum. Büyük hayaller olduklarindan değil aslinda. Sadece benim o ufak umutlara bile yetecek gücüm olmamasından. Çabucak vazgeçiyorum onlardan. İçimdeki o küçük kuşların kanadını ateşe verip kor halinde içime gömülmelerine şahit oluyorum. İçimde başlatıyorlar yangini, yaniyorum içten içe. Yakmayı iyi biliyorum kendimi ama yangınlarımı hiç söndüremiyorum.

Üstümüzde Dönen Dünya

Cumartesi, Mart 17, 2012

Üstümüzde dünya dönerken alt taraftaki bu sıkıntı da neden? Neden bu eziyetler insanların kendi kendilerine yaptıkları? Nedendir zıplayıp dönen bu dönme dolaba binememek ve sallayamamak bacaklarımızı boşlukta?

Arkadan bakan ama arkasında bırakamayan

Cuma, Mart 16, 2012

Bu değildi aslında beklediğim ve sen değildin aslında istediğim. Hiç sen olmadın. Hep istemediklerim oldu ve hep sen oldun. Ben mutsuz ama yetinen oldum. Ben kederlenen, içinde milyon kere çeken giden ama aslında hep aynı yerinde sayan oldum. Ben yalan oldum, yok oldum ama hep tozların içinde oturan oldum. Arkadan bakan ama arkasında hiç kimseyi bırakamayan, geçmiş yıllarını sırtındaki bohçasından çıkarıp da denize savuramayan, omzundaki yüklerle her gün yer çekimine daha da çok kapılan, adım atmak isteyen ama atamayan... Ağırlıklarımla her gün daha da derine batıyorum. Dünyanın merkezine yolculuğu çocukluğumda çok okumamdan belki de. Belki de hep cocuk kalmamdan ve merkezimden hiç kopamamamdan. Belki de kendi merkezimi hiç bulamamamdan.

Garipsiyorum

Salı, Mart 13, 2012

Sevmeme gerek yokmuş hissi veriyorsun bana. Sen böyle deli gibi severken, benden adım bile atmamı beklemeden duruyorsun. "Dur, öyle iyisin" der gibi. İlginç. Garipsiyorum seni.

Kaçırıyoruz&Karıştırıyoruz

Perşembe, Mart 08, 2012

İyiyi/kötüyü yaftalamakla o kadar meşgulüz ki doğruyu/yanlışı kaçırır olduk. Karıştırır olduk yalan ile gerçeği. Yalan yanlış yaşar gider olduk sorgusuz sualsiz ve dönüştük riyasız insanlara. Rüyalarda görür olduk bastırılanları, kaçırılanları. Aslında sonlanır olduk hep aynı başlangıçta ve hep aynı yere döner durur olduk.

Bu Yeni

Pazar, Mart 04, 2012

Yepyeni bu his. Hiç beklenmeyenin olduğu anda oluşan hiç ümit edilmeyen duygu bu. Şaşkınlık yaşamak, şaşırtılmak...

Saim Bugay Anısına Karma Kukla Sergisi: Hayvan. MSGS Üniversitesi Tophane-i Amire

Perşembe, Mart 01, 2012


Heykeltıraş Saim Bugay’ın 78. yaş günü anısına “Hayvan” başlıklı karma kukla sergisinden: