Garip

Cuma, Şubat 24, 2012

Her şey çok garip geliyor bana. Hatta o kadar ileriye taşiyorum ki bu garipsemelerimi, varoluşa hatta "dünya bir toz bulutuydu" düşüncelerine bile varabiliyorum. Garip. Ya da daha çok ben garip bir hayat yaşiyorum. Bilmem, artik ayirt edemiyorum. En azindan yaşadiğimi kabul ettim ve yaşayip gidiyorum yok olana kadar. Bu ev , bu insanlar, bu ortamlar, bu hayat gerçekten çok garip. O kadar ki kelimelerle anlatmak bile garip geliyor.
Aslinda bu noktada sorgulamak da garip. Tek bekledigim tükenişlerken. Yok oluşlar, bitişler. Dünya bir toz bulutuydu, döndü devran ve benim dünyam toz bulut olali çok oldu.


Sonuç

Salı, Şubat 14, 2012

Biliyorum ki artık hiç bir şeyin geri dönüşü yok. Bugünün anlamsızlığında boğulduğumda bir kez daha anladım bunu. Milyonuncu anlayışım bile olabilir belki bu. Ama özel bir gün ya işte düştün yine aklıma. Güzel geçirdiğim yıllar olmuş, heyecanlar yaşamışım, seni mutlu kılmışım, hediyelere boğmuşum. Ama bugün her şey bomboş ve manasız. Mesafe, sorular, hatıralar ve eski fotoğraflarla geçirilen bir gün. Sonuç: dökülen gözyaşları, düğümlenen bir boğaz, hıçkırıklar, sessizlik...

For Motivation

Pazartesi, Şubat 13, 2012

Each of our lives is a gift has given to us by the God. All that we are, all that we have, our relationships, our talents and our abilities are gifts from the Almighty. Sometimes, it is so easy to take what we have for granted. The air that we breathe, the sunshine we enjoy, the food and drink that we consume, the material goods that we possess, our health, our friends, our families, and so much more are all God’s gifts to us.

Sıkıldım

Perşembe, Şubat 09, 2012

Sıkıldım gidemeyeceğim ülkelerin hayalini kurarak günlerimi gecelerimi doldurmaktan.

Sadece Buydu

Cumartesi, Şubat 04, 2012

Günlük yazmam, çünkü günlük fikrinden nefret ederim. Belki de hiç düzenli bir yazıcı olmaya kendimi alıştıramadığım için böyle oldu. Bilmem, pek sorgulamadım. Yazacaklarımı yazıyorum ki acımı küllendirebileyim. Hiç kimsenin okumadığı, okusa da anlayamayacağı şeyler yazıyorum sırf kendimi kendimden kurtarmak için. Neyse yine saçmalıyorum. Aslında yazmak istediğim çok başkaydı. Sadece bugün çok kez adınla-sanınla karşılaştım. Sinirlerim bozuldu. Yaza yaza bunu yazacaktım.

Gitmek

GİTMEK


Bu vadideki karanlığı ve büyük soğuğu düşün

B. Brecht


Gitmek. Bir hançeri inceltip

Okyanusa daldırmak isteği

Ya da düşebilmek atlasların

Dışına ki ey kalbim

Yalnızsın bu yolculukta da


Gitmek. O kaos duygusu, aklın

Sarsıntılarla yorgun düşüşü

Bilincin kamaşması belki de.

Rehin bırakılacak bir şey yok

Unuttuklarından başka.


Gitmek. Bir büyü gibi saran

Ağrılar yumağı, kışkırtılmış

Düşlerdir ki sen şimdi

Esirgeme kendini kalbim

Kederin o derin yalnızlığından

Ahmet Telli


Yapılacak listemin en başına yerleşmeyi başardı “çekip gitmek”. Öyle dayanılmaz, çekilmez ve katlanılmaz gelmeye başladı ki içinde bulunduğum anlar, kaçış planı bile yaptırttı bana. Bir yolunu bul ve çek git diyor içimdeki ses hiç durmadan. Uzaklaş şu anındaki her şeyden ve herkesten. Bilincin karmaşası belki de benim yaşadığım Telli'nin de dediği gibi. Ama heyhat, bilincim kötü oyunlar oynuyorsa bana zamanıdır bilinçle savaşa tutulmanın ki gitmektir benim bu hayattaki en büyük savaşım.

An "I"

Cuma, Şubat 03, 2012

The problem of subjectivity has been going on for many years. This is the proof that shows the obsession of human kind with the word and concept of "I". Sometimes we want to show ourselves as normal, ordinary, straightforward (to feel accepted), at other times we long for charisma, risk and celebrity to make an impression, to be remembered.

Why we are struggling so much to produce an I? Why???

01 February 2012 in Istanbul

Perşembe, Şubat 02, 2012

Beyinlerimizin eseriyiz

Bugün kendimi oldukça şanslı sayıyorum; seni çok az düşündüm.

Beyin ah senin eserinim. Düşünmek zorunda bırakıyorsun beni. İstemediğim şeylere zorluyorsun. Özlemek de bunlardan sadece biri. Neden peki? Unut gitsin demek o kadar kolayken nedendir bu anılara tutunarak unutamamak? Halbu ki anılar aldatıcıdır. Neden peki bu anıları tekrar tekrar yaşamak? İzler, kokular, anılar, yaralar... Ah sen ne unutulmazsın. Ey aşk, sen çok boktansın, yıktın geçtin.