"Çok acı var dayanamıyorum" diyerek hayatı bir cümle dört kelime yirmi harf ile özetleyip bu dünyayı terk edenler var. Arkasına bakmadan çekip gidenler... Çok acı var bu hayatta hem de öyle çok ki. İnsanın beyni rahat vermiyor bazen çünkü sindiremiyor bunca acıyı, bir yerden patlak veriyor. Vermemesi ilginç olur zaten. Çekilen çok acı var. Her birimizin çektiği pek çok acı.
Acı
Cuma, Ağustos 31, 2012
Gönderen
dicle
zaman:
16:52
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Anlam ?
Salı, Ağustos 28, 2012
Yine herşeyin boş ve anlamsız geldiği günlere döndüm. Yaşamak bile o kadar anlamsızki şu an yaşamasam ne olur ki diye sormadan edemiyorum. Neden yaşıyoruz biz? Madem yaşıyoruz bu kadar ve yaşamak için de savaşıyoruz bir anlami olmalı aslında değil mi? Peki bir bile lütfen söylesin o zaman nerede bu anlam? Nerede bulunur bu anlam bunca kavganın yozlaşmanın ve kaybolmanın içinde ?
Gönderen
dicle
zaman:
18:49
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Renk Renk, Şekil Şekil
Çeşit çeşit yüzler görüyorum fotoğraflarda. Artık internet fotoğraf albümü gibi. Sosyal ağları kullanıyoruz anıları saklamak için. Sanattan çıktı bu, gösteriye dönüştü. Bir geçit töreni gibi. İnsanlar boy boy fotoğraflar koyup gösteri(ş) yapıyor, gurur tablolarına puan üstüne puan ekliyor. Severdim ben fotoğraf çekmeyi, hayattan anlar yakalayıp anılar yaratmayı, ama o kadar suyu çıktı ki tadı kaçtı. Farklı açılardan çekilmiş fotoğraflarından her gün en az 80 tane seçip koyan kıza seslenmek isterim burdan, baydın. Ya da yalnızlığını örtmek için mutluluk tabloları çizenlere, oraya buraya gidebiliyorum param var diye sunumlarda bulunanlara... Demem o ki sıktınız beni. Bayıldım artık sizin şekil şekil suratlarınızı görmekten. Ama açık tutuyorum sosyal ağlarımı, sırf sizin kaç tane yüzünüz olduğunu görebilmek için. Renk renk şekil şekilsiniz, ama hiç biriniz adam değilsiniz.
Gönderen
dicle
zaman:
01:22
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Artik
Pazar, Ağustos 26, 2012
Kimseye kızmıyorum, kimseye kırılmıyorum. Çünkü artık kimseye değer vermiyorum.
Gönderen
dicle
zaman:
16:51
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Olmadi
Cumartesi, Ağustos 25, 2012
Sana aklımda ve kalbimde çok yer verdim. Sen ise o derinlikleri hiç dolduramadın. Olmadı. Zorladım ama olmadı, olmadı.
Gönderen
dicle
zaman:
23:18
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eminim
Salı, Ağustos 21, 2012
Akıl fazlalığı mutsuzluk nedeni. Deneyimledim, artık eminim.
Gönderen
dicle
zaman:
05:34
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Niyet
Evet doğru yerde doğru şeyi söylemeyi beceremiyorum, ama inan niyetim kötü değil. Saflığımdan hatalarım. Doğru sözleri söyleyip kalbine giden yolları bulamamam ise körlüğümden, ihtiyacım olduğu anda söylemem gereken kelimeyi göremememden.
Gönderen
dicle
zaman:
03:55
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gülerken öpmek
Gözümün önünde öyle bir kare var ki onu gerçekleştirebilecek insanı bulmak istiyorum. Romantik anlar, pahalı hediyeler değil aradığım. Tek istediğim beni gülerken öpsün. Ben yine her zamanki gibi güleyim o ise ben gülerken öpsün beni. Bu işte. Bu kadar basit.
Gönderen
dicle
zaman:
03:30
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Alkol
Gece klubune gelip de benden baska oturup blog yazan manyak var midir acaba? Ama duygu bu ani dakikasi yokki. Vurdugu zaman yer mekan tanimiyor. Vuruyor. Acitiyor. Hislerim olmasa keske. Ya da hep hic bir sey hissetmeyecek kadar alkollu olsam.
Gönderen
dicle
zaman:
01:29
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sorun Ortadan Kalkmıştır
Pazar, Ağustos 19, 2012
Çok mu sinirlendik birine? Kafamızı mı attırdi? Hemen bir kaç parmak hareketiyle başlar işlem, önce unfriend/unfollow edilir sonra block seçeneğine gidilir. Sorun bitmiştir. O kişi artik silinmiştir. Hayatınızda yeri yoktur artik. Sosyal ağlarinizdan ve de itibar tablonuzdan çıkmıştır. Kafanızdan çıkıp çıkamadığını bilemem ama sorun ortadan artık kalkmiştir.
Gönderen
dicle
zaman:
20:46
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Package
Perşembe, Ağustos 16, 2012
You know that everything is about the package, right? Or don't you think like that?
Package is the thing that sells the product. Package is the core of trade, interaction and communication.
Package is the thing that sells the product. Package is the core of trade, interaction and communication.
Gönderen
dicle
zaman:
12:03
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Information Theory
Çarşamba, Ağustos 08, 2012
"We know about streaming information, parsing it, sorting it, matching it and filtering it. Our furniture includes iPods and plasma screens, our skills include texting and googling, we are endowed, we are expert, so we see information in the foreground. But it has always been there. " James Gleick
I just started reading his book The Information and it is amazing. He conveys the new way of communication and the media in the context of our new lives.
I just started reading his book The Information and it is amazing. He conveys the new way of communication and the media in the context of our new lives.
Gönderen
dicle
zaman:
15:46
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kol Düğmeleri
En büyük hediyem olacaktı ona kol düğmesi almak. Şekilli kol düğmeleri olacaktı. En sevdiği şekilde. Olmadı. Düğmelerin acısı kaldı içimde. Olmadı.
Gönderen
dicle
zaman:
13:38
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Stephen King
Stephen King, seviyorum seni çünkü bana diyorsun ki böyle yaz:
On open-endedness:
Description begins in the writer’s imagination, but should finish in the reader’s.
On feedback:
Write with the door closed, rewrite with the door open.
On the lifeblood of writing:
It starts with this: put your desk in the corner, and every time you sit down there to write, remind yourself why it isn’t in the middle of the room. Life isn’t a support system for art. It’s the other way around.
On the relationship between reading and writing, which I wholeheartedly second:
Can I be blunt on this subject? If you don’t have time to read, you don’t have the time (or the tools) to write. Simple as that.
Gönderen
dicle
zaman:
12:07
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Zorlayalım
Değişelim, değişiklik iyidir. İyi gelir bünyeye. Ama böyle demekle olmuyor işte. Liste yapalım, kara kaplı defterler açalım kendimize. Karar defterlerindeki gibi maddeler yazalım. ve uyalım. UYMAYA ZORLAYALIM kendimizi. Yaz bitiyor. Tatiller geçti. Uyumamak lazım, kışa ve depresyona hazırlıklı olmak lazım. Kaldıralım popomuzu ve değişmeye başlayalım. Kendimiz ile başlayalım, gardolabimizla devam edelim, mekanlarımıza geçelim ve çevremizle bitirelim bu süreci. Haydi bakalım bugün başlıyoruz. Bir defter alıyoruz ve yazıyoruz:
Today is the day to change. Believe that you can change if you wish with your whole heart.
Today is the day to change. Believe that you can change if you wish with your whole heart.
Gönderen
dicle
zaman:
11:08
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Siradan
Salı, Ağustos 07, 2012
Bir sey eksik ama ne bir turlu bulabiyorum. Oyle ki tat yok, heycan yok. Siradan sessiz gidis o kadar.
Gönderen
dicle
zaman:
11:36
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Durmuyorlar
Pazar, Ağustos 05, 2012
Goz yaslarim akmaya basladigi zaman durmuyorlar. Durduramiyorum. Durmaksizin akiyorlar.
Gönderen
dicle
zaman:
23:44
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hikaye biriktirelim
"Hadi biraz hikaye biriktirelim. Bunca yili bosa gecirdik. Ne hikaye ne de heycan yasadik. Bundan sonrasi farkli olsun cilgin olsun. Elimi tut ve gidelim." dedi adam ama kiz hic cesaret edemedi.
Gönderen
dicle
zaman:
02:41
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
Twitter'da Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)